Google Türkiye pazarına giderek daha fazla önem veriyor. Bunu hem Think With Google gibi yayınlarda kendi ürettiği içeriklerden, hem de yurtdışındaki pazarlarda yayına aldığı çeşitli özellikleri eskiye göre daha hızlı bir şekilde Türkiye pazarına getirmesinden anlayabiliyoruz. Örneğin son zamanlarda arama yaptıysanız, Google’ın “rich answers” (zengin cevaplar) olarak nitelendirdiği, aradığınız sorunun cevabını direkt arama sayfasından almanızı sağlayan cevap kutucuklarının daha sık karşınıza çıktığını fark etmişsinizdir.
Tabii ki bu Türkiye’ye özgü bir durum değil. Geçtiğimiz aylarda Stone Temple Consulting firmasının yayınladığı araştırmaya göre, Amerika’da yapılan aramaların %31.2’sinde — ki bu değer Temmuz 2015 ayına ait, şimdiki değerler tahminen daha da yüksektir — zengin cevaplar yer alıyor.
Zengin cevapların son zamanlarda hızla artmasının farklı sebepleri mevcut. Öncelikle “machine learning” alanındaki gelişmelerle, Google artık Türkçe’yi çok daha iyi anlayabiliyor. Buna ek olarak 2015 yılında, mobil aramalar masaüstü bilgisayardan yapılan aramaları ilk kez geçti. Mobil kullanıcılar, en hızlı şekilde aradıklarının cevabını bulmak istiyorlar — bu da Google’ı bu konuya daha fazla eğilmeye itiyor.
Ama en temel sebep, Google’ın artık arama motorundan ziyade bir “yanıt sağlayıcı” olmak istemesi. Özellikle siteden siteye farklılık göstermeyen, kişisel yorumlardan ziyade bilgiye dayanan içeriklere ulaşmak için — örneğin “İstanbul’da hava durumu” gibi — artık sadece bir arama yapmanız yeterli. Aradığınız cevap, artık direkt olarak arama sayfasında yer alıyor.
Tabii eğer bir hava durumu sitesiyseniz, bu Google’dan aldığınız organik trafiğin azalması demek, bütün bu aramalarda ilk sırada yer alsanız bile. Yine “sinema seansları” gibi aramaların da kaderi, tahmin edeceğiniz gibi benzer oluyor:
Üstelik, bazı sorularınızın cevaplarını daha aramadan görebiliyorsunuz: (bu özellik sadece Google Chrome tarafından destekleniyor)
Ama her zengin cevap kutusu, bu aramalardan daha düşük trafik elde edeceğiniz anlamına gelmiyor. Özellikle “nedir, nasıl yapılır” gibi aramalarda çıkan cevap kutularında, cevabın yer aldığı web sitesine de bir link veriliyor. İşi ilginç yapan detay ise, bu cevap kutusunda yer alan sitenin ille de bu aramada organik sonuçlarda ilk sırada yer almasına gerek yok. Yani 4. sırada çıktığınız bir aramada, eğer Google sizi cevap kutusuna almaya uygun görürse, trafiğiniz de önemli ölçüde artış gösterecektir.
Cevap Kutucuklarında Nasıl Yer Alırım?
Cevap kutusunda yer almasını istediğiniz cevabı web sitenizde kalın olarak yazmanız yeterli 🙂 Şaka bir yana, bu da Google algoritmasının bir parçası, ve her parçası gibi gizli. Ama bu cevap kutularında yer alan siteleri incelediğiniz zaman, bazı ortak özellikleri hemen fark ediyorsunuz.
1- Yapısal İşaretleme Yapın: Google’ın sayfanızı daha iyi algılayabilmesi için yapısal veri işaretleme aracını kullanın. Böylelikle arama motorları sayfanızın neresinde bilgi verdiğinizi, neresinde ürünlerinizi tanıttığınızı daha rahat algılayabilecek. Bu durum Google’ın zengin sonuçlarda işaretlediğiniz alanlardan bilgi çekip göstermesini kolaylaştıracaktır.
2- İlk Paragrafta Bilginizi Verin: Cevap kutucuklarını incelediğimizde arama sorgularında gösterilen bilginin çoğunlukla sayfadaki ilk veya ikinci paragraftan alındığını görüyoruz. Cevap kutucuklarında yer almak istiyorsanız içeriğinizin ilk cümlesinde vermek istediğiniz tüm bilgiyi net bir şekilde verin.
3- Detaylı İçerikler Üretin: İlk cümlede içeriğinizin temel bilgisini verdikten sonra yazının kalan kısmında içeriğinizi alt başlıklara ayırarak detaylı bir içerik üretebilirsiniz. Böylelikle arama motoru sayfanızda konu ile ilgili tüm detayların olduğunu görecek ve size öncelik sunacaktır.
4- Backlink Edinin: Cevap kutularında yer alan sayfaları incelediğiniz zaman, bu sayfaların doğal arama sonuçlarında da illa ilk sırada olmasa bile ilk sayfada yer aldığını göreceksiniz. İlk sayfada yer almanın da hala en önemli faktörlerinden biri sayfanıza verilen linkler — bu yüzden backlinklerinizi de ihmal etmeyin.
Peki Ya Sonra?
Google, bir yanıt sağlayıcı olarak kullanıcılara daha faydalı olmak için yurtdışında çoğu firma ile ortaklık yapıyor. Örneğin Amerika’da UPS’teki kargonuzun takip numarasını Google’a yazarak, UPS’in sitesine gitmeden kargonuzu takip edebiliyorsunuz. Otomobilinize kasko yaptırmak isterseniz, çeşitli firmaların tekliflerini yine Google üzerinden karşılaştırabiliyorsunuz. En azından gidişata bakarak, bu sene çok daha fazla aramada cevabı bu kutularda bulacağımızı söyleyebiliriz.
Bütün bu gelişmeler, zaten “tekel” konusunda başı sık sık derde giren Google’ın başını yine sıkıntıya sokabilir. Ama son kullanıcı açısından bakıldığı zaman, istediğiniz bilgiye her zaman alternatiflerden daha hızlı ulaşabilmek, Google’ın büyüsünün en önemli kaynağı — onlar da bunu sürdürmek için bu tarz riskleri almaktan şimdiye kadar hiç kaçınmadılar.
