Geçtiğimiz hafta İngiltere’nin Brighton kentinde yapılan BrightonSEO konferansındaydık. 2009’dan beri düzenlenen konferansa katılan 4000’e yakın SEO uzmanıyla fikir alışverişi yaptık.

7 farklı sahnede toplam 29 oturumdan oluşan konferansta teknik optimizasyonlardan Google arama sonuçlarının değişen yapısına kadar birçok önemli konuyu konuştuk ve yazımızda bunları sizin için bir araya getirdik.

Hız

Tüm konferans boyunca en çok üzerinde durulan noktalardan birisi hızdı. Sitelerin çoğu hala ortalama 15 saniyede açılıyor. Kullanıcıların yarısı ise 2 saniyeden daha hızlı bir deneyim bekliyor.

Google, bu senenin başında site hızının mobil sonuçlar için de bir sıralama faktörü olduğunu söylemişti. Hatta, bir sitenin hızlı veya yavaş olduğuna karar vermek için Chrome’un User Experience raporundan gelen gerçek kullanıcı verilerini incelediğini de açıkladı. Google, artık siteleri ilk içeriğin yüklendiği (görselde FCP) ve tüm HTML elementlerinin yüklendiği (görselde DCL) anlara göre değerlendiriyor. Kısaca, kullanıcılarınız içeriğinizi ne kadar erken görür ve sitenizle ne kadar hızlı etkileşime girebilirse o kadar iyi.

SEO PowerSuite’in yaptığı araştırmaya göre, PageSpeed Insights raporundaki Optimizasyon metriği, Google sıralamalarıyla doğrudan ilişkili.

Google’da üst sıraları istiyorsanız sitenizi çok iyi optimize etmeniz gerekiyor.

Mobil sonuçlar için de bir sıralama faktörü haline gelen hız konusuna hakettiği değeri vermeyen markalar oyuna 1–0 yenik başlıyor. Bu duruma düşmemek için aslında yapılabilecek birçok şey var;

– Sunucu optimizasyonu

– Cache

– Reverse proxy

– HTTP/2

– Veritabanı optimizasyonu

– Paylaşımlı yerine dedicated hosting

– Görsel optimizasyonu bunlardan bazıları.

Sitenizde sayfa açılış hızlarını kötü etkileyen şeyleri görmek için GTMetrix, Lighthouse, PageSpeed Insights gibi araçları kullanabilirsiniz.

Konu hızdan açılmışken AMP ve Progressive Web App konuları da bolca konuşuldu tabii.

Hızlandırılmış Mobil Sayfalar (AMP) dünyada web sitelerinin sadece %0.1’i tarafından aktif olarak kullanılıyor. Yani, göz açıp kapayıncaya kadar yüklenen siteler yapmak, rakiplerden farklılaşıp kullanıcılara başarılı bir deneyim sunmak için burada önemli bir fırsat var. AMP sayfaların Google arama sonuçlarında daha görünür olduğunu da hatırlatalım.

Diğer bir yandan da Progressive Web App’ler (PWA) yakın zamanda hayatımızda daha fazla yere sahip olacak. Bu teknoloji sayesinde web siteleri hem hızlı çalışıyor hem de uygulama benzeri özellikler kazanıyor. Bu siteleri, tıpkı bir uygulama gibi telefonunuzun anasayfasına ekleyip kullanabiliyorsunuz. PWA deneyimini incelemek isteyenler pokedex.org’a bir göz atabilir.

Oyunun Kuralları Değişiyor

Google’da yaptığımız aramalarda, artık sorgumuza doğrudan cevap veren bir kutucuğun çıktığını artık hepimiz biliyoruz. Zengin cevap (rich result) denen bu kutucuk her geçen gün daha fazla karşımıza çıkıyor. Hal böyle olunca da kullanıcılar aradıklarını bulmak için bir siteye tıklamak yerine Google’ın ara yüzünde kalıyor.

Kullanıcıların arama yapıp hiçbir sonuca tıklamadığı sorguların oranı desktopta %34, mobilde ise %61. Bu kutucuk çoğunlukla bilgilendirici sınıfındaki kısa ve popüler sorgularda — ‘İstanbul hava durumu’ gibi- karşımıza çıkıyor.

Tıklama ile sonuçlanan sorgular ise daha uzun, tek kelimelik bir cevabı olmayan, daha düşük hacimli olanlar. Google’da yapılan sorguların sayısı aydan aya artsa da tıklamaya dönüşen sorguların sayısı azalıyor. Yani, artık Google’ın kendisiyle de rekabet ediyoruz. Pastadan daha fazla pay alabilmek için yeni strateji, daha uzun, daha spesifik ve daha düşük hacimli anahtar kelimeleri hedeflemek.

Zengin cevapları doğru değerlendirmek ve trafik kazanmak tabii ki hala mümkün (ve çok önemli!). Google’ın zengin cevap kutucuğuna yer verdiği bir diğer sorgu tipi de hem bilgilendirici hem satın alma niyeti gösteren sorgular. Örneğin ‘araç kiralama fiyatları’ gibi bir sorguda zengin cevap olarak yer almak önemli bir trafik kaynağı olacaktır.

Teknik SEO Hala Çok Önemli

Kullanıcılara modern deneyimler sunan JavaScript üzerine kurulu siteler yaygınlaşıyor. Fakat arama motorları, JavaScript ağırlıklı sayfaları taramak ve indekslemekte zorlandığı için bu siteler organik trafik sağlayamıyor.

Markalar; prerender.io, puppetteer gibi teknolojileri kullanarak mutlaka bu sayfaların Google tarafından daha kolay anlaşılmasını sağlamalı.

Diğer bir yandan, markalar hala birçok temel teknik konuda doğru altyapıyı kurabilmiş değil. En sık yapılan hataların bazıları şöyle:

– Önemli sayfalara NOINDEX etiketi eklemek

– Hatalı robots.txt dosyası nedeniyle doğru indekslenmemek

– Canonical etiketlerini hatalı kullanmak

– İçerikleri doğru HTML etiketleriyle kurgulamamak

– Çok dilli sitelerde Hreflang etiketlerini hatalı kullanmak

Sitelerdeki teknik hataları tespit etmek için DeepCrawl, Screaming Frog, Search Console gibi araçların etkili kullanılması gerekiyor.

Yeni Algoritma Güncellemeleri Otoriteyi Daha Çok Önemsiyor

Google, 1 Ağustosta yaptığı güncelleme ile siteleri E-A-T (expertise, authority, trust) yani, alanlarındaki uzmanlık, otorite ve güvenilirliklerine göre sıralıyor. Özellikle, kullanıcıların finansal durumlarını ve sağlığını etkileyebilecek alanlardaki siteler bu güncellemeden en çok etkilenebilecek siteler.

Örneğin, sağlıkla ilgili içerikler üreten bir sitenin bu alandaki uzmanlığını ve güvenilirliğini ortaya koyması gerekiyor. İçeriği üreten kişinin uzmanlığı ve bilinirliği çok önemli.

Markalar organik olarak daha başarılı olmak için;

– Alanlarındaki yetkin diğer sitelerde bahsedilmeli

– Paylaşılabilir içerikler üretmeli

– Varsa Wikipedia sayfalarını iyileştirmeli

– Yazarlarının uzmanlık düzeylerini açıkça belirtmeli

– Kullanıcıları satışa yönlendirmekten önce aradıkları bilgileri onlara vermeli

– İçeriklerinde kullandıkları kaynakları ve referansları belirtmeli

Artık, Google’ın en tepesinde yer almak kullanıcıları çekmek için yetmiyor. Artan rekabette kullanıcılarını daha iyi anlayan, aradıkları bilgileri doğru ve güvenilir şekilde sunan ve kullanıcı deneyimini önemseyen markaların daha başarılı olacağını söyleyebiliriz.

Bu içeriği ortak olarak oluşturduğumuz takım arkadaşlarım 

Ibrahim Koc ve  Idil Bilgen ’e teşekkür ederim.